HaberTürk gazetesi muharriri Nihal Bengisu Karaca, “Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde rastgele bir seçim yarışının adil olma imkanı yok. Kelam konusu şartlarda iktidar tarafının orantısız gücüne muhataplık sağlayabilecek, güç birliği edebilecek Altılı Masa dışında öteki bir enstrüman da yok.” değerlendirmesini yaptı.
Karaca yazısında, ” kanısını lisana getirdi.
Karaca şunları kaydetti:
“An itibariyle ülkenin en büyük şehrinin belediye başkanı Ekrem İmamoğlu siyasi yasağa maruz kalma ve cezaevine girme tehdidi ile karşı karşıya.
An itibariyle HDP’nin hazine yardımını alacağı hesapların bloke edildiği bir ülkede yaşıyoruz.
An itibariyle ülkücü Türk gençleriyle haşır neşir olurken suikasta kurban giden akademisyen Sinan Ateş’in, bu yetmezmiş üzere bir de FETÖ’cü olduğunu ima eden kaynağı şaibeli fısıltı gazetesi zorbalığına şahit oluyor, Ateş’in ‘iki kez’ katledildiği bir ülkede yaşıyoruz.
Bence Temel Karamollaoğlu da geçen hafta kendisiyle yaptığım röportajda “Altılı Masa’yı by pass edelim ve ismi geçen iki belediye başkanından biriyle seçimi kazanalım” diyenlere bu yüzden “Bunlar cahilce iddialar” demişti. “Erdoğan’ın imkanlarını küçümsüyorlar” derken de aslında bu sistemde , her kim cumhurbaşkanı olursa olsun, cumhurbaşkanının sahip olduğu orantısız yetkilerden bahsediyordu. Altı partiyi bir ortaya getiren tek şeyin bu orantısızlığı gidermek olduğunu tekraren vurguladı.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde rastgele bir seçim yarışının adil olma imkanı yok.
Söz konusu şartlarda iktidar tarafının orantısız gücüne muhataplık sağlayabilecek, güç birliği edebilecek Altılı Masa dışında öbür bir enstrüman da yok.
Masa sakinleri eleştirilemez ya da dokunulamaz değil. Ancak yerden yere vurulası veyahut “Altılı Masa fazla kalabalık” denilerek, dağılıp çatlaması için agresif anti propagandalara husus edilmesi de hiç değil.
Peki bu enstürman nasıl kullanılacak?
İlk misyonu bir ortak aday çıkarmak. İkinci misyonu onun kazanmasını sağlamak. Üçüncü misyonu üstte bahsettiğim üzere, sistemin orantısızlığını giderme ve devleti oluşturan güçler ortasında muvazene sağlayacak yeni bir sisteme geçerken, ülke hakkında acil tedbirleri almak, yani gemiyi suyun üzerinde tutmak.”